Bilim insanları biyoteknoloji sayesinde, gelişmiş genetik mühendisliği yöntemleriyle, bitki ve hayvan hücrelerine gen aktarımı yaparak istediğimiz özellikleri değiştirebileceğimizi ortaya koydu.

Peki bu gelişmeler bizi nasıl etkiledi, yeni bir endişe kaynağı oluşturdu mu?

BİYOTEKNOLOJİK GELİŞMELER İNSANLARI NEDEN ENDİŞELENDİRİYOR?

İleri teknolojideki karmaşıklık ve biyoteknoloji ürünlerinin güvenilirliğinde yaşanan sorunlar, insan genetiğinde oluşabilecek istemsiz değişiklikler ve bu değişikliklerin yayılması düşüncesi, anlaşılması zor DNA teknolojileri ve bilgi kirlilikleri insanları önyargı ve endişeye sürüklüyor. Aslında bilim insanlarının bile bu konuda zaman zaman endişe duyduklarını söyleyebiliriz. Çünkü etik gibi konular günün sonunda insanın kendi değer ve ahlak yargılarına bağlanıyor. Pek çok bilim insanı çalışmaların ve çalışma alanlarının -ilerlemeye engel olmayacak şekilde- sınırlandırılmasını talep ettiğini; hatta bu sınırlamayı denetleyecek kurullar oluşturduğunu biliyoruz.


BİYOGÜVENLİK VE BİYOEMNİYET NEDİR?

Söz konusu endişelerin beraberinde getirdiği biyoetik kavramı, ilk kez 1971 yılında Van Rensselear Potter tarafından kullanıldı. Biyoetik, birkaç yönüyle tıp etiğine yakın bir alan. Tıp etiğinin daha geleneksel olan kısmının -ki burada karşımıza ahlak felsefesi çıkıyor- köklü dönüşümünün bir sonucu. Biyogüvenlik, canlının maruz kalabileceği biyolojik riskleri kabul görebilir bir seviyeye indirmeyi amaçlar. Biyoemniyet ise daha çok laboratuvarlardaki biyolojik ajanların ve toksinlerin kaybolmasının veya çalınmasının, yanlış kullanımının, kasıtlı olarak dışarı salınmasının ya da yetkisiz erişimin önlenmesidir. Bu iki kavramı karşılaştıracak olursak; biyogüvenlik, kazara yaşanabilecek olayları ele alırken biyoemniyet kasıtlı olarak kötüye kullanım ile ilişkilidir diyebiliriz.

Biyogüvenliğin çıkış noktası Soğuk Savaş’ın başlangıç yılları kabul ediliyor; sebebi ise savaş yıllarındaki güçlü biyolojik silah yapılanmaları. Fakat öncesinde tüberküloz ve çiçek hastalığının tedavisinde kullanılan yöntemlerin de biyogüvenlik kavramının oluşmasında ve gelişmesinde rol oynadığı aşikar. Daha sonraki tarihlerde ise Dünya Sağlık Örgütü’nün 1983 yılında yayınladığı ilk biyogüvenlik manueli karşımıza çıkıyor.


Görsel 2: Biyogüvenlik ve biyoemniyet, tüm canlı organizmalar ve içinde bulunduğumuz ekosistem için büyük önem arz eder.

(Görsel 2 kaynak: https://absa.org/biosafety-biosecurity-month/)

NEDEN BİYOGÜVENLİK?

Laboratuvar ortamlarında hem çevresel hem kişisel güvenliğin sağlanması ve bunun sürdürülebilir olması ancak biyogüvenlik kurallarına uyulmasıyla gerçekleştirilebilir. Biyogüvenlik ve biyoemniyet kurallarına uyulduğunda insanları endişeye sürükleyecek etkenleri ortadan kaldırabilir; hiç değilse azaltabiliriz. Bu sayede, oluşan önyargıları da kırarak insanları bilimden uzaklaştırmak amacıyla yapılan asılsız haberlerin önünü kesme ve bilime olan güveni arttırma yolunda büyük adımlar atabiliriz!

KAYNAKÇA

  1. Akar, B. (2009). Tıp fakültesi öğrencilerinin insan genetiği uygulamalarına yönelik risk algıları ve etik inançları arasındaki ilişkinin incelenmesi. https://dspace.ankara.edu.tr/items/7920d463-5053-4ed1-b58c-f9236958bce7
  2. “Gen-Etik” Bilgi ve Çalışma Hayatında Ayrımcılık: Türkiye İçin Proaktif Bir Model Önerisi – İş Ahlakı Dergisi. (n.d.). https://isahlakidergisi.com/sayilar/10-cilt-1-sayi/m0092
  3. Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hizmetleri. (n.d.). Biyogüvenlik nedir? ne değildir?  – Sabanci University Research Database. https://research.sabanciuniv.edu/18136/
  4. Neden biyogüvenlik? (2018) Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü SİSBİYOTEK. https://biotek.ankara.edu.tr/biyoguvenlik (Accessed: 2023). 
  5. Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hizmetleri. (n.d.-b). Hocaların kafası neden karışık?  – Sabanci University Research Database. https://research.sabanciuniv.edu/id/eprint/18150/

Yazar: Özlem DURMUŞ/ Yıldız Teknik Üniversitesi- Moleküler Biyoloji ve Genetik

Editör: Buse UÇAR / Yıldız Teknik Üniversitesi – Biyomühendislik

Merhaba, ben Buse. Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomühendislik bölümü öğrencisiyim. Bilimin ve biyolojinin olduğu her alanda çalışmaktan mutluluk duyarım. Kitap okumak hayatımın büyük bir bölümünü oluşturur. Ayrıca gezmek ve resim çizmek de hobilerim arasındadır.

Editör: Fatmanur ARSLAN / Yıldız Teknik Üniversitesi – Moleküler Biyoloji ve Genetik

Selam, ben Fatmanur. Yıldız Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyorum. Tembel hayvanlara ve bu eşsiz canlıların büyülü dünyalarına bayılırım. Yemek yemek ve gezmek hayatımda büyük yer kaplar. Ek olarak; birçok dans branşıyla ilgileniyorum!