EVRİMSEL DİYET

Homo sapiens, günümüze gelmeyi başaran tek insan türüdür ve yemek pişirebilme türümüzün temel özelliklerinden biridir. Evrimsel süreçte atalarımızın beslenme eğilimleri ve besinlere olan yaklaşımı değişmiştir. İnsan ve şempanze türleri son 6 milyon yılda evrimleşmiştir. İnsan türünün altındaki bilinen 14 farklı tür bu süreçte evrimleşmiştir. Zamanla yaşam koşullarının değişmesiyle türlerin yedikleri besinlerde de değişim olmuştur.

Şempanzeler, insanların günümüzde halen yaşayan en yakın kuzenleridir. Genellikle bitki temelli beslenirler. Ağırlıklı olarak meyve yerler. Diyetlerinin çoğunluğunu otçul besinlerle doldursalar da hepçillerdir. Yani hem et hem de ot tüketebilirler. Tükettikleri eti sürüler halinde, kolobus maymunları gibi diğer maymunları avlayarak elde ederler.

İnsansı maymunların diyetleri içerisinde meyve, ağaç kabukları ve gövdeleri, yapraklar, bitki kökleri ve parçaları vardı. Meyve ve yeşillik ağırlıklı beslenme hemen hemen bütün atalarımızın baskın yiyeceğiydi. İnsan türleri bu vegan diyetten et ağırlıklı hepçil beslenmeye geçişinde fiziksel ve toplumsal değişimlere uğramıştır.

Etle Beslenmenin Etkileri

 Hayvanlardan elde edilen enerji, bitkilerden elde edilene göre çok daha yüksektir. Ağırlıklı olarak bitkilerle beslenen türler yeterli enerjiyi alabilmek için kütlesel olarak çok fazla bitkisel ürün tüketmek zorundadır. Ormanların küçülmesi, besin kaynaklarının azalması, iklim şartlarının değişmesi insan türlerini ormanlardan çok savanlarda yaşamaya başlamasını sağladı. Savan hayatı ile atalarımızın diyetinde et önemli bir kaynak hâline geldi. Enerji, çok fazla enerji harcayan bağırsak yerine beyinde kullanılarak beyin büyümesini sağlamıştır. Bu sayede bağırsak küçülmüş, enerji ihtiyacı azalmış; beyinse enerjiye en çok ihtiyaç duyan organ hâline gelmiştir. Büyüyen beynin tetiklenmesiyle birlikte algısal becerilerimiz gelişmiştir. İnsan türleri avlanabilmek için güçlü sosyal bağlar kurmuş ve alet kullanarak avlanmayı kolaylaştırmışlardır.

Şekil 1: İnsan beyninin evrimi

Et temelli hepçil diyete geçtiğimizin temel kanıtlarından biri apendiksin körelmiş ve köreliyor olmasıdır. Bitkisel ağırlıklı beslenen canlıların, selülozu sindirebilmek için apendikse ihtiyaçları vardır. Homo türlerinin ise et tüketimi arttıkça bu ihtiyacı azalmıştır.

Et temelli beslenmenin bir diğer göstergesi de çenelerimizin küçülmesi ve ot ağırlıklı beslenmeden kaynaklanan selülozun yıkılabilmesi için olan geniş ve büyük ezici dişlerimizin körelmesidir. Çenemizin arkasında bulunan bu dişler günümüzde 20 yaş dişleri olarak bilinir ve çıkarken sağlık sorunlarına neden olur.

İnsan Türlerinin Özellikleri ve Diyeti

Şekil 2: Homo türleri evrim ağacı

Australopithecus afarensis

Doğu Afrika’da yaklaşık 3,9 ila 2,9 milyon yıl önce yaşamıştır. Beyin hacmi yaklaşık 445 cc’dir. Meyve, fıstık, tohum yiyerek beslenirler. İki ayak (bipedalizm) üzerinde yürüyebilirler. Şempanzelerden daha büyük yan dişlere ve daha ufak köpek dişlerine sahiptir. Bu da sert yiyecek çiğnendiğinin göstergesidir. Taş alet yapabilir. Yaptığı aletlerle ölü hayvan eti kazıyabilir.

Bilinen en ünlü Afarensis, Etiyopya’da 3,2 milyon yıl önce yaşamış olan 105 cm boyundaki “Lucy”dir.

Etiyopya’daki Gona sit alanında bulunan ve yaklaşık 2,6 milyon yıl öncesine ait olan kemiklerin üzerinde taştan yapılma aletlerin izleri bulunur. Bu da et yeme alışkanlığının 2,8 milyon yıl önceye dayandığının göstergesidir.

Homo Habilis (Becerikli insan)

Homo habilis Doğu ve Güney Afrika’da yaklaşık 2,3-1,65 milyon yıl önce yaşamıştır. Kısa boyludur. Hâlâ ağaçlarda yaşıyor olmanın bir göstergesi olarak uzun kollara sahiptir. Australopithecus Afarensis ile benzer çene yapısına sahiptir. Homo eractus ile benzer kafatası yapısı vardır. Elini kullanarak taş aletler yapabilir. Beyin hacmi yaklaşık 600-650 cc’dir.

Orman dışında savan hayatındaki yaşama uyum sağlamak için çevrede bolca bulunabilen eti yemeye başladılar. Eti çakallar veya çitalar gibi daha küçük yırtıcılardan elde ettikleri düşünülmektedir. İlk defa et tüketimini arttıran türdür. Diyetlerindeki bu temel değişiklik başlarda çiğ ette bulunan mikroplar yüzünden ciddi hastalıkların yaşanmış ve popülasyonları etkileyen çok sayıda ölümler olmuş olabilir.

Şekil 3: Et tüketirken

Homo erectus (Dik İnsan)

 H.Erectus’un Afrika, Asya ve Avrupa’da yaklaşık 2 milyon yıl önce ortaya çıktığı ve yaklaşık 117.000 veya 108.000 yıl önce soyunun tükendiği düşünülüyor. Homo erectus 130 cm boylarındadır. Beyin hacmi ortalama 1000 cm3‘tür. Vücut yapısı bizlere benzer. Güçlü çene kaslarına ve kalın dişlere sahiptir. H. erectus ateşi kullanmayı keşfetmiştir. Bolca et yemeklerine rağmen diyetlerinde ağırlıklı olarak bitki ve meyveler bulunur.

Savanlarda yaşamaları sonucu duruşları dikleşmiştir. Avcılığın gelişmesiyle sosyal ilişkiler artmış bu sayede ete ulaşım kolaylaşmıştır. Beyin daha kompleks bir hal almıştır.

Homo Heidelbergensis

Homo Heidelbergensis ortalama 170 cm ve 60 kilogramdır. Beyin hacmi ortalama 1.200 ccdir. Gelişmiş araç kullanma ve davranış becerisine sahiptir. Homo ergaster‘in kullandığı aletler ile benzer avcı aletleri kullanırlar. Ateşi avlanmak için kullandıkları düşünülmektedir. Avlanma becerilerinin gelişmiş olması diyetlerinin önemli bir kısmının et olmasını sağlamıştır.

Homo neanderthalensis

Neandertaller Kuzey yarım kürede yaklaşık 250 bin ila 40 bin yıl önce yaşamış insan türüdür. Et ağırlıklı hepçil beslenirler. Çok çeşitli pişmiş bitkileri yiyebilirler. Neandertal beyin hacmi, erkekler için ortalama 1.600 cm3 (98 inç3) ve kadınlar için 1.300 cm3‘tür.

Şekil4: Ateşi kullanarak pişmiş yiyecekler tüketen Homo neanderthalensis

Tarım Devrimi

İklimdeki değişimler doğadaki tohumlarım sayısını azaltmış, insan nüfusunun artmasıyla tohumlar yeterli gelmemeye başlamıştır. Bahar ve yaz aylarında avcı-toplayıcılar doğada gayet zengin besin kaynakları bulabiliyor fakat kış aylarında benzer besin kaynaklarına erişim sağlayamıyordu. Bu koşullar bitkilerin ehlileştirilmesini ve çiftçiliği zorunlu hâle getirdi.

Tarım devrimi, avcı-toplayıcı insanların yaşadığı devri biterek Neolitik Çağ (Yeni Taş Çağı) devrini başlatır. İlk evcilleştirilen tarımsal ürünler buğday, burçak, arpa mercimek, bezeleye ve nohuttur. Bu bitkiler kısa ömürlüdür. Bol miktarda tohum üretirler.

Tarım Devrimi ile yerleşik hayata geçildi, fazlaca besin üretildi ve nüfus patlaması yaşandı. İnsanlar besin kaynakları üzerinde hakimiyet kurdular. Tarımı yapılan bitkilerin kültürlenmesi, bu bitkilerin benimsenerek tarımının sürekli yapılmasını sağladı. Sonuçta daha bol ve daha kolay hasat sağlandı. Yaşam ortalamaları arttı, boy ortalaması göreceli olarak azalmaya başladı.

Şekil 5: Tarım Devrimi

Yerleşik hayatta gruplar halinde yaşayan insanlarda bulaşıcı hastalıklar, kitlelere ve toplumlara yayıldı. Ciddi salgın hastalıklar yaşandı. Et yerine tarım ürünlerini tüketmemiz aminoasit, vitamin ve mineralden yetersiz beslenmemize neden oldu. İskelet sistemimizde de kalsiyum eksiklikleri, kemik, eklem ve diş hastalıkları oluşmaya başladı.

KAYNAKÇA

Görsel Kaynakları

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email
Share on print
Print

Siz de fikrinizi belirtin

Genel
Merve Günay
DNA DİZİLEME YÖNTEMLERİ

DNA, canlıların biyolojik varlığı için gerekli olan genetik talimatları taşıyan nükleik asittir. Hücrenin yönetici molekülüdür. DNA içerisinde bulunan bilgiler (genler) RNA’ya kodlanır. RNA’da bulunan bilgiler ise protein olarak ifade edilir. 1953 yılında DNA’nın yapısı Rosalind Franklin, Francis Crick ve James Watson tarafından keşfedildi. DNA çift sarmaldan oluşmaktadır. Bir sarmalda 4 çeşit baz bulunabilir; Adenin, sitozin,

Okumaya devam et »
Genel
Hüma Coşkun
İNSANLARIN EVRİMLEŞMESİ

Yüzyıllar boyunca bilim dünyasının sıkça tartıştığı konulardan biri “Evrim Teorisi” olmuştur. Bununla birlikte, öncelikli olarak insanların nereden ve nasıl evrimleştiği merak edilmiştir. Yapılan birçok araştırmanın ve araştırmalarla elde edilen kanıtların sonucunda insanların maymunlardan evrimleştiği açıklanmıştır. Kimileri bunu aşağılayıcı bir yorum olarak düşünüp bu gerçeği kabul etmemiştir. Ne kadar itiraz edilip kabullenilmese de bilimsel olarak insanın

Okumaya devam et »
Genel
İrem Yeşilyurt
BİYOTEKNOLOJİ DEVRİMİ: SENTETİK ORGANELLER

Canlılar ya tek ya da birden çok hücreden oluşurlar. Her hücrede de tıpkı memeli hayvanlarda olduğu gibi yaşamsal fonksiyonların devamlılığını sağlayan, bir nevi organ işlevi gören yapılar bulunur. Bu yapılara “organel” denir. Bazen organellerde işlevsel bozukluklar görülebilir veya laboratuvarda bir organik madde sentezlenirken organellerin ürettikleri yan ürünler üretilen organik maddeye zarar verebilir. Bu tip durumlar

Okumaya devam et »
Genel
Selin İlik
BİTKİLERİN SESİ

Bitkilerin Davranışları Beslenme, büyüme, hareket etme, üreme ve çevresel uyarılara tepki verme; canlılığın koşulları olarak sayılır. Bunlardan bazıları farklı canlılarda daha belirgin gözlemlenebilir. Örneğin bir insanın hareket edebilmesini kolayca görüyoruz. Bitkilerin hareketlerini ise aynı hızla gözlemleyemiyoruz. Bununla beraber çevresel uyarılara verilen tepkileri gözlemleme konusunda da farklılıklar yaşıyoruz. Çünkü yapılan araştırmalar sonucunda İsrail Tel-Aviv Üniversitesi’ndeki bir

Okumaya devam et »
Go to Top