KANSER TEDAVİSİNDE YENİ TEKNOLOJİLER


Kanseri günümüzde adını sıkça duyduğumuz, yıllardır tedavisi aranan ölümcül bir hastalık olarak tanıyoruz. ABD’de yapılan istatiksel çalışmalar kanserin en fazla insan ölümüne sebep olan ikinci hastalık olduğunu gösteriyor. Kanser için yıllardır etkili tedavi yöntemleri aranıyor ve birçok tıbbi tedavi yöntemi bulunuyor.Buna rağmen kanser hala çok fazla insanın canını alıyor. Peki bu durum yakında değişebilir mi? Hedefe yönelik tasarlanmış ilaç taşıma sistemleri ve siRNA teknolojisi bu konuda bilim insanlarına umut veriyor. Bu tedavi yöntemi hala geliştirilme aşamasında olmakla beraber yakın gelecekte kansere karşı etkili bir metot olabilir.

Kanser Neden Tedavi Edilemiyor?

Günümüzün en popüler hastalıklarından biri olan kansere henüz tedavi yöntemi bulunamamasının en önemli sebeplerinden biri hastalığın ileri safhalara kadar belirti vermemesini ve olgunlaştıktan sonra da güncel tedavi prosedürlerine karşı bağışık hale gelmesini söyleyebiliriz. Kanser hücresi,bunu bulunduğu dokudaki sağlıklı hücrelerde bir veya birkaç mutasyon sonucu farklılaşarak yapıyor. Bu mutasyonlar genellikle sağlıklı hücrelerin hayatta kalma kodlarının normalden fazla çalışması olabiliyor.Normal hücrelerin ölüm yolaklarını kodlayan genlerin çalışmaması olarak karşımıza çıkıyor.Tedaviye cevap vermeyen birçok vakada ise bu iki durumu birden görmek mümkün.

Güncel Tedavi Yöntemleri Neden Başarılı Olamıyor?

Kansere karşı uygulanan rutin tedavi yöntemleri arasında kemoterapi, radyoterapi ve erken safhalar için cerrahi müdahaleyi sayabiliriz. Bu metotlardan kemoterapi ve radyoterapi kanser hücresine kimyasal ve radyolojik yollarla stres vererek hücreyi öldürmek amacıyla uygulanıyor. Fakat ölme yolağı çalışmayan bir hücreyi stres altında bırakarak ölüme ikna etmek pek de etkili bir yöntem sayılmaz. Bu sebeple, problemimiz ancak kansere önce ölmeyi öğreten ve ardından sadece kanser hücrelerine öl komutu veren bir metotla aşılabilir. Hedeflenmiş ilaç taşıma sistemi ise tam da bu amaçla geliştirilen bir yöntem.

Hedeflenmiş İlaç Taşıma Sistemi ve SIRNA Teknolojisi

Covid-19 pandemisinde adını duyduğumuz Biontech firması ve m-rna aşıları,hedeflenmiş ilaç taşıma sistemlerinin geliştirilmesinde önemli roller oynadı.M-rna teknolojisinin popülerliği bu alana yapılan yatırımın ve araştırmaların artmasına yol açtı. Dolayısıyla kanser tedavisinde kullanılacak ilaç taşıma sisteminin iki ayağından biri olan,ölmeyi unutmuş kanser hücresine ölmeyi hatırlatmakla görevli siRNA da bu yatırımlardan nasiplendi.

Bu görselin boş bir alt özelliği var; dosya ismi: man-g01654a114_1920-1024x769.png

SiRNA; bilim camiasında susturucu RNA olarak bilinen, bulunduğu hücredeki bazı proteinlerin üretilmesini engelleyen bir organik molekül olarak tanımlanabilir. Bu RNA çeşidi sayesinde kanserin ölüm yolağını kapatan proteinin üretilmesini engelleyebiliriz. Böylece kansere tekrar ölmeyi öğretebiliriz.Ölmeyi öğrenen kanser ise güncel kemoterapi uygulamalarına normalden çok daha hızlı şekilde olumlu yanıt verebilir.Üstelik kanser hücresinin hayatta kalmasından sorumlu proteinleri baskılayan ek bir tedavi de uygulanırsa bu iyileşme hız kazanabilir.

Kanserin savunma mekanizmalarını kırdıktan sonra kemoterapi ilacını sadece kanser hücrelerini öldürecek şekilde bir ilaç taşıma sistemine yükleyerek kullanmak kemoterapinin olası yan etkilerini en aza indirerek hastanın daha konforlu şekilde iyileşmesini sağlayabilir.

SIRNA teknolojisi ve hedeflenmiş ilaç taşıma sistemi kullanılarak kanser tedavisi üzerine yapılan çalışmalar henüz çok yeni sayılabilir. Bu konuda yayınlanan akademik çalışmalar hayvan deneyleri aşamasında. Çalışmalar daha olgunlaşmamış olabilir fakat kansere karşı etkili bir tedavinin geliştirilmek üzere olması da oldukça umut verici.

Kaynakça

  • Kinam Park, Anya H. Millery, «Drug Delivery: Fundamentals and Applications», 2nd ed., Chapter 2, Principles of Controlled Release, 2017.

EDİTÖR

Selin İLİK

Ben Selin İlik. Yıldız Teknik Üniversitesinde Biyomühendislik bölümünde okuyorum. Biyoloji alanında merak ettiklerimi ve bu alanda öğrendiklerimi yazılı halde bu platformda paylaşıyor olacağım. İlgimizi çekecek konuları ve sorunlara karşı geliştirilen biyoteknolojik çözümleri beraber keşfedelim

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email
Share on print
Print

Bir yorum

  1. Ali Özdemir 00:32 de 14 Mart 2022 - Yanıtla

    Çok güzel bir başlangıç, başarılar diliyorum.

Siz de fikrinizi belirtin

Genel
Merve Günay
DNA DİZİLEME YÖNTEMLERİ

DNA, canlıların biyolojik varlığı için gerekli olan genetik talimatları taşıyan nükleik asittir. Hücrenin yönetici molekülüdür. DNA içerisinde bulunan bilgiler (genler) RNA’ya kodlanır. RNA’da bulunan bilgiler ise protein olarak ifade edilir. 1953 yılında DNA’nın yapısı Rosalind Franklin, Francis Crick ve James Watson tarafından keşfedildi. DNA çift sarmaldan oluşmaktadır. Bir sarmalda 4 çeşit baz bulunabilir; Adenin, sitozin,

Okumaya devam et »
Genel
Merve Günay
EVRİMSEL DİYET

Homo sapiens, günümüze gelmeyi başaran tek insan türüdür ve yemek pişirebilme türümüzün temel özelliklerinden biridir. Evrimsel süreçte atalarımızın beslenme eğilimleri ve besinlere olan yaklaşımı değişmiştir. İnsan ve şempanze türleri son 6 milyon yılda evrimleşmiştir. İnsan türünün altındaki bilinen 14 farklı tür bu süreçte evrimleşmiştir. Zamanla yaşam koşullarının değişmesiyle türlerin yedikleri besinlerde de değişim olmuştur. Şempanzeler,

Okumaya devam et »
Genel
Hüma Coşkun
İNSANLARIN EVRİMLEŞMESİ

Yüzyıllar boyunca bilim dünyasının sıkça tartıştığı konulardan biri “Evrim Teorisi” olmuştur. Bununla birlikte, öncelikli olarak insanların nereden ve nasıl evrimleştiği merak edilmiştir. Yapılan birçok araştırmanın ve araştırmalarla elde edilen kanıtların sonucunda insanların maymunlardan evrimleştiği açıklanmıştır. Kimileri bunu aşağılayıcı bir yorum olarak düşünüp bu gerçeği kabul etmemiştir. Ne kadar itiraz edilip kabullenilmese de bilimsel olarak insanın

Okumaya devam et »
Genel
İrem Yeşilyurt
BİYOTEKNOLOJİ DEVRİMİ: SENTETİK ORGANELLER

Canlılar ya tek ya da birden çok hücreden oluşurlar. Her hücrede de tıpkı memeli hayvanlarda olduğu gibi yaşamsal fonksiyonların devamlılığını sağlayan, bir nevi organ işlevi gören yapılar bulunur. Bu yapılara “organel” denir. Bazen organellerde işlevsel bozukluklar görülebilir veya laboratuvarda bir organik madde sentezlenirken organellerin ürettikleri yan ürünler üretilen organik maddeye zarar verebilir. Bu tip durumlar

Okumaya devam et »
Go to Top