MUTASYONLAR RASTGELE Mİ OLUŞUR?

Mutasyon nedir?

Günlük hayatta işlerimizi yaparken ne kadar kontrollü davransak da yanlış yaptığımız olur. Mutasyonlar da kontrol olmasına rağmen gözden kaçan hatalara benzer. Mutasyon DNA’nın diziliminde gerçekleşen hatalardır. DNA’nın hasar onarım mekanizması bu hataları gözden kaçırır ve düzeltmezse bu hatalar canlıda değişikliklere yol açabilir. Canlılar mutasyonlar nedeniyle yeni bir özellik kazanabilir ya da hasta olabilirler. Eğer mutasyon vücut hücresinde gerçekleşirse değişim o canlıyla sınırlı kalabilir. Fakat mutasyon germ hattında (eşeysel hücreler) gerçekleşirse değişim gelecek nesillerde de görülebilir. Kanser, orak hücreli anemi gibi birçok hastalık mutasyonlar sonucu oluşur. Peki mutasyonlar neye göre gerçekleşir?

Mutasyonlar rastgele mi oluşur?

Mutasyonların bugüne kadar rastgele gerçekleştiği biliniyordu. Hatta bu rastgele mutasyonlar ile canlıların kazandığı özellikle canlının hayatta kalma şansı değişiyor. Eğer bu özellik çevreye uyumlu oluyorsa canlı hayatını devam ettiriyor. Fakat yeni özellik canlıya zarar veriyorsa ortadan kalkıyor ve buna doğal seçilim deniyor. Yıllardır okullarda bunu duyan ve böyle öğrenen California Üniversitesi’nde bitki bilimcisi Grey Monroe, daha önce bunu sorgulamadığını düşünüp fare kulağı teresi (Arabidopsis thaliana ) üzerinde araştırma yapmaya başladı.

Arabidopsis thaliana bitkisi
Fotoğraf: evrimagaci.org

Grey Monroe ve arkadaşları Arabidopsis thaliana bitkisini 3 yıl boyunca kontrollü olarak çoğalttılar. Bu bitki 120 milyon baz çifti ile kolay dizilenebiliyor ve ömrünün kısa olması nesillerin kolayca incelenebilmesini sağlıyor. 1 milyondan fazla mutasyon elde eden ekip bunları incelemeye başladı.

Genler DNA üzerindedir fakat DNA’nın her kısmı gen ifade etmeyebilir. Gen ifade etmeyen bölgeler çoğunluktadır fakat genlerin canlının asıl özelliklerini belirlediğini unutmamak gerekir. 12 Ocak 2022’de yayınlanan makaledeki verilere göre bilim insanları bu bitkinin DNA’sında gen ifade eden bölgelerin, gen ifade etmeyen bölgelere göre daha az mutasyona uğradıklarını gördüler. Hatta DNA hasar onarım sisteminin gen ifade eden bölgelerde daha fazla etki ettiğini fark ettiler. Yani bu özellik bitkinin özelliklerini belirleyen temel genlerin mutasyona uğrama olasılığını düşürüyor ve kendini korumasını sağlıyordu.

Mutasyonların rastgele olmadığını gösteren bir diğer şey ise genlerin kimyasal işaretlerle histonların (kromozomun oluşmasını sağlayan protein) etrafına sarılması. Bu kimyasal sinyaller sayesinde DNA onarım proteinlerinin uyarılması canlının kendini korumasını sağlıyor. Yani proteine sarılma işleminin gerçekleşip gerçekleşmemesine bakılarak hangi genlerin daha fazla mutasyona uğradığı tahmin edilebilir.

Bu araştırmanın geleceğe ne katkısı olabilir?

Hastalıkların önemli bir kısmı zararlı mutasyonlar nedeniyle oluşuyor. Bu hastalıkların başında tedavisinde zorlanılan ve çoğu insanın hayatını kaybetmesine neden olan kanser geliyor. Kanserin farklı çeşitleri, farklı genlerin mutasyon geçirmesiyle olur. Yani hangi genlerin daha fazla mutasyona uğradığını tahmin edebilirse ve mutasyon engellenirse tedavi kolaylaşabilir ve kişiselleştirilebilir. Bu, mutasyonla oluşan diğer hastalıklar için de geçerli olabilir. Ayrıca genetik varyasyonları dikkate alarak tarım ürünleri yetiştiren kişiler, nerelerde mutasyonun fazla olduğunu bilerek daha dayanıklı, besleyici ve kaliteli ürünler yetiştirebilir.

Bilim insanları fare kulağı teresinde yaptığı incelemelerin sonucunu,  aynı uygulamaları diğer canlılarda da deneyerek karşılaştıracaklar. Mutasyonun diğer canlılarda da aynı yerlerde olup olmadığını ve rastgelelik oranını ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Eğer sonuçlar benzer şekilde çıkarsa bu keşif, sağlık ve tarım alanında büyük gelişmelere neden olabilir gibi gözüküyor.

KAYNAKÇA

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email
Share on print
Print

Siz de fikrinizi belirtin

Genel
Merve Günay
DNA DİZİLEME YÖNTEMLERİ

DNA, canlıların biyolojik varlığı için gerekli olan genetik talimatları taşıyan nükleik asittir. Hücrenin yönetici molekülüdür. DNA içerisinde bulunan bilgiler (genler) RNA’ya kodlanır. RNA’da bulunan bilgiler ise protein olarak ifade edilir. 1953 yılında DNA’nın yapısı Rosalind Franklin, Francis Crick ve James Watson tarafından keşfedildi. DNA çift sarmaldan oluşmaktadır. Bir sarmalda 4 çeşit baz bulunabilir; Adenin, sitozin,

Okumaya devam et »
Genel
Merve Günay
EVRİMSEL DİYET

Homo sapiens, günümüze gelmeyi başaran tek insan türüdür ve yemek pişirebilme türümüzün temel özelliklerinden biridir. Evrimsel süreçte atalarımızın beslenme eğilimleri ve besinlere olan yaklaşımı değişmiştir. İnsan ve şempanze türleri son 6 milyon yılda evrimleşmiştir. İnsan türünün altındaki bilinen 14 farklı tür bu süreçte evrimleşmiştir. Zamanla yaşam koşullarının değişmesiyle türlerin yedikleri besinlerde de değişim olmuştur. Şempanzeler,

Okumaya devam et »
Genel
Hüma Coşkun
İNSANLARIN EVRİMLEŞMESİ

Yüzyıllar boyunca bilim dünyasının sıkça tartıştığı konulardan biri “Evrim Teorisi” olmuştur. Bununla birlikte, öncelikli olarak insanların nereden ve nasıl evrimleştiği merak edilmiştir. Yapılan birçok araştırmanın ve araştırmalarla elde edilen kanıtların sonucunda insanların maymunlardan evrimleştiği açıklanmıştır. Kimileri bunu aşağılayıcı bir yorum olarak düşünüp bu gerçeği kabul etmemiştir. Ne kadar itiraz edilip kabullenilmese de bilimsel olarak insanın

Okumaya devam et »
Genel
İrem Yeşilyurt
BİYOTEKNOLOJİ DEVRİMİ: SENTETİK ORGANELLER

Canlılar ya tek ya da birden çok hücreden oluşurlar. Her hücrede de tıpkı memeli hayvanlarda olduğu gibi yaşamsal fonksiyonların devamlılığını sağlayan, bir nevi organ işlevi gören yapılar bulunur. Bu yapılara “organel” denir. Bazen organellerde işlevsel bozukluklar görülebilir veya laboratuvarda bir organik madde sentezlenirken organellerin ürettikleri yan ürünler üretilen organik maddeye zarar verebilir. Bu tip durumlar

Okumaya devam et »
Go to Top