SOKRATİK YÖNTEM BİLİMSEL VERİLERDE ÖNEMLİ MİDİR?

Sokratik Yöntem, Sokrates’in bulduğu ve kullandığı diyalog ile gerçekleştirilen bir akılcı düşündürme metodu olarak adlandırılabilir. Bilimsel verilerdeki önemi ise tarih sayfalarını karıştırırken öğrenilen bilgilerin bugünün problemlerini ele aldığımızda önyargı oluşturmak yerine yardımcı araçlar olarak kullanmaya sevk eden bir metot.

Sokrates Kimdir ?

Sokrates, yazının bir tür tembellik olduğunu savunmuş ve konuştuğu, tartıştığı şeyleri yazmayı reddetmiş. Sokrates’in bu prensibi, ona dair bilgilerimizin birinci elden ulaşamamasına neden olmuş. Öğrencilerinden, özelikle, Platon’un yazmış olduğu metinlerden feyiz alınarak Sokrates’in felsefenin ilk kilometre taşını oluşturan filozof olduğu söylenebilir. Akılcı düşünmenin ve sorgulamanın tarihte ilk defa Sokrates ismiyle anılması Platon tarafından yazılan metinlerle olmuştur.  Fakat filozofumuz kendisini sürekli olarak hiçbir şey bilmeyen bir at sineği olarak tanımlar. Sokrates’in Savunması isimli kitapta Sokrates’in en çok tekrar edilen sözü “Bildiğim tek bir şey var o da hiçbir şey bilmediğimdir!” dir.

Şekil 1. “Yazı insanların hafızalarını köreltti, onları tembelleştirdi… Gençler artık çok şey duyuyor ama hiçbir şey öğrenemiyorlar. Görünürde bilgili olsalar da temelleri boş.”

Sokratik Yöntem Nedir?

Metot, Sokrates’in de dediği gibi, bir at sineği olunması esasına dayanır; kişinin aslında iç mekanizmada kaybolan düşüncelerin açığa çıkarılmasıyla olur. Sokrates, Platon’un metinlerinde hiçbir şey bilmediğini söyleyen halktan biri gibi konuşmayı başlatır. Kabul görülen bir görüşün hakkında meraklı aynı zamanda alakalı sorularını yönelttiğini görüyoruz, cevapları dinleyerek bir sonraki soru ile kabul gören görüşün temelini sarsar ve bununla gelen çelişkileri başlatır. Sonuçta akılcı düşüncenin ön kabulsüz bir sorgulama olduğu görülür.

Bilimde Sokratik Yöntem Nasıl Uygulanır ?

Genellikle psikologlar tarafından da kullanılan bu yöntem, danışanın dikkatle dinleyerek söylediği cümlelerle ilgili sorular yöneltilmesidir. Bilimsel verilerde kullanımını bir diyalogdan çok bir monolog ile gerçekleştirme yolu izleniyor. “Hiçbir şey bilmiyorum, biraz bilgi toplamalıyım” monoloğu ile başlayıp sebeplerden nedenlere amaçlar doğrultusunda öğretiler bağlamıyla sonuçlandırılması olarak bilimde yer alabilir.

Bu yöntemin, bilimin birçok dalının içinde kullanıldığını da iddia edebiliriz. Örneğin ilk şifacı olarak bilinen şamanların yaptıkları ayinler, bir sonraki nesillerde sorgulanmış ve yerini daha doğru teknikler almıştır. Şamanlar çoğu iç hastalığın kaynağının ruhlarla ilgili olduğunu düşünmüşler ve bu düşünceye yönelik ayinler yapmışlar. Şamanların kötü ruhlar için uyguladıkları şeytan çıkarma ayinlerin yerini şimdilerde haloperidol, ağrıya neden olan kötü ruhun emilerek çıkarılmasının yerini günümüzde parol alıyor. Bu tür şaman ayinlerinin günümüzde hâlâ devam etmemesi yani modern tıbbın inşası, insanlığın bu tür yöntemleri Sokratik yöntem kullanarak sorguladığında kalan boşluğun akılcı çözümler üreterek veya akılcı yorumlayarak nedenini anlamasıyla olmuş. Burada tek etmen Sokratik yöntem olan sorgulamanın yokluğu değildir ancak yazının olmadığı zamanlarda düşünsel bir ilaç olduğu yadırganamaz.

Şekil 2. Şamanlar çoğu iç hastalığın kaynağının ruhlarla ilgili olduğunu düşünmüşler ve bu düşünceye yönelik ayinler yapmışlar.

Hipokratçı Doktorların Doğuşu Sokratik Yöntemle Bağdaşabilir mi ?

 Hipokratçı elitist doktorların, kara cahil olarak tanımladıkları diğer şifacılara kıyasla elitist, sorgulama yoluyla bir etik kuralı niteliği taşıyan bu yemini ettiğini varsayarsak ve Hipokrat (MÖ 460-377)’ın tıp bilimi dünyasına kattığı önemli değerlerden bir tanesinin döneminde oluşturduğu etik değerler olduğu da söylenebilir. (Ancak Hipokrat yemininin anlamının 1500’lü yıllarda ilk Hipokrat yemini eden doktorlar için anlamının “benden önceki yetkin doktorlar ne yaptıysa aynısını yapacağım” olduğu ve tıptaki asıl gelişmenin hastanelerin geniş hasta görme imkanından doğan karşılaştırma ve istatistiksel düşünme sonucu oluşan anlayış olduğunu da göz önünde bulundurulur.)

Hipokrat’a göre insanlar o dönemde hastalığın kendisinden daha çok zarara uğratacak ve daha çok acı verecek bir tedavi yöntemi izliyordu; şifacıların muhakeme yeteneğini kullanmadığına inanıyordu, bu nedenle ilk olarak halkın güvenini kazanmaya yönelik bu yemini etmiş ve ardından onu izleyen muhakeme yeteneğini kullanan Hipokratçı hekimler de bu yemini etmişlerdi. (Bu sürekli devam eden gelenek gibi görünse de süreklilik bulunmuyordu.)

Şekil 3. “… ; insanlara zarar vermekten veya onlara yanlış tedavi uygulamaktan sakınacağım.”

Fakat modern tıpta da Hipokrat’ın uyguladığı birçok yöntem Sokratik yöntem ile sorgulanmıştır. Modern tıptaki en güncel uygulamada kanıta dayalı tedaviler Hipokrat tıbbının yöntemlerinin birçoğunu veriye dayalı sorgulamada çürütmüştür. (Sokrates’in akla dayalı sorgulayıcı yöntemi dahi veriye dayalı sorgulamaya yenilmiştir.)

Örneğin Hipokrat tıbbı, irinin zehirli kandan oluştuğu görüşüne sahip olduğu için zehirli kanın akıtma uygulamalarına sahipti fakat modern tıpta Sokratik yöntem ile bu sorun daha gerçekçi ve bilimsel çözüme ulaştırılmış. Hipokrat tıbbının temel tedavi yöntemlerinden olan kan akıtma, modern tıbbın başlangıcında birlikte Sokratik yöntem kullanılarak sorgulanmış ve yararı olmayan bir yöntem olduğu tespit edilmiştir. Verilen tarihlere göre Sokrates çoktan yaşamış, öğretilerini yaymış ve ölmüştür. Peki neden bu kan akıtma gibi şimdilerde bize ilkel gelen uygulamalar döneminde Sokratik yöntemle sorgulanmadı?

Hekimlerin o dönemde plasebo etkisini göze almayarak sadece tedavi ettiğini düşünmesi Sokratik yöntemin birincil sorgulama sorusunun gerekliliğini eliyordu: “Hiçbir şey bilmiyorum”. Hekimler uyguladıkları tedaviyi daha önce yaptığı, denediği ve ustasından öğrendiği için onun başarılı tedavilerini de göz önüne alarak “Ben bunun hastama iyi geleceğini biliyorum.” (Her şeyin denenmesi hasta yakınlarına her şeyin denendiğinin söylenmesi ve doktorların her türlü hastalığa çözümü bildiği düşüncesi) şeklinde düşünmesine neden olmuş ve Sokratik yöntemi, temelinde eleştirel düşünceyi, böylece sekteye uğratmıştır. Ayrıca o dönemde ülkeler arası iletişimin günümüzdeki kadar iyi olmadığını düşünürsek istatistiki verilerin çevresiyle sınırlı kalacağını ve bunun da hekim objektifliğini ve dolayısıyla tekrar Sokratik yöntemi sekteye uğratacağını söyleyebiliriz.

Şamanların ayin töreni ile başlayıp günümüzdeki modern tıbbın kişiye özel kanser ilaçlarıyla devam eden sürecinde Sokratik yöntem, bilimsel verilerde değerli bir konuma bu yüzden sahip olduğu söylenebilir. Bilimsel araştırmaların temelini oluşturan “Hiçbir şey bilmiyorum.” sorgulama yöntemi ile birçok alanda devrim yapıldığı ve yapılmaya devam etmemesi için hiçbir neden olmadığı da eklenebilir.

Plasebo etkisi : https://bilimfili.com/plasebo-etkisi-nedir

Şekil 4.

Kaynakça

  • PORTER, Roy, Kan Revan İçinde Tıbbım Kısa Tarihi, Metis Bilim Yayınları, İstanbul 2018
  • Platon, Sokrates’in Savunması, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2016
  • Health 101 Podcast, B15: Tıp geçmişte yarardan çok zarar mı verdi?,2020 https://anchor.fm/furkan- can/episodes/B15-Tp-gemite-yarardan-ok-zarar-m-verdi-e10urj4 (Erişim tarihi: 29.11.2020)
  • 4. DEMİR, M . (2016). “Şamanizm’de Hastalık Kavramı ve Tedavi Yaklaşımları”. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi , 6 (1) , 19-24 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/mutftd/issue/43175/523711 5. http://istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/psikiyatri/dr_ebru_ozlem_ozalmete.pdf (Erişim tarihi: 29.11.2021)

Görsel Kaynakça

EDİTÖR

Cansu YILMAZ

Moleküler Biyoloji ve Genetik, 2. sınıfta meraklı bir öğrenci. Okumayı ve öğrendiklerini paylaşmayı seviyor. Kâğıdı ilk gördüğü an karalamaya başladı ve hâlâ devam ediyor.

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email
Share on print
Print

Siz de fikrinizi belirtin

Genel
Merve Günay
DNA DİZİLEME YÖNTEMLERİ

DNA, canlıların biyolojik varlığı için gerekli olan genetik talimatları taşıyan nükleik asittir. Hücrenin yönetici molekülüdür. DNA içerisinde bulunan bilgiler (genler) RNA’ya kodlanır. RNA’da bulunan bilgiler ise protein olarak ifade edilir. 1953 yılında DNA’nın yapısı Rosalind Franklin, Francis Crick ve James Watson tarafından keşfedildi. DNA çift sarmaldan oluşmaktadır. Bir sarmalda 4 çeşit baz bulunabilir; Adenin, sitozin,

Okumaya devam et »
Genel
Merve Günay
EVRİMSEL DİYET

Homo sapiens, günümüze gelmeyi başaran tek insan türüdür ve yemek pişirebilme türümüzün temel özelliklerinden biridir. Evrimsel süreçte atalarımızın beslenme eğilimleri ve besinlere olan yaklaşımı değişmiştir. İnsan ve şempanze türleri son 6 milyon yılda evrimleşmiştir. İnsan türünün altındaki bilinen 14 farklı tür bu süreçte evrimleşmiştir. Zamanla yaşam koşullarının değişmesiyle türlerin yedikleri besinlerde de değişim olmuştur. Şempanzeler,

Okumaya devam et »
Genel
Hüma Coşkun
İNSANLARIN EVRİMLEŞMESİ

Yüzyıllar boyunca bilim dünyasının sıkça tartıştığı konulardan biri “Evrim Teorisi” olmuştur. Bununla birlikte, öncelikli olarak insanların nereden ve nasıl evrimleştiği merak edilmiştir. Yapılan birçok araştırmanın ve araştırmalarla elde edilen kanıtların sonucunda insanların maymunlardan evrimleştiği açıklanmıştır. Kimileri bunu aşağılayıcı bir yorum olarak düşünüp bu gerçeği kabul etmemiştir. Ne kadar itiraz edilip kabullenilmese de bilimsel olarak insanın

Okumaya devam et »
Genel
İrem Yeşilyurt
BİYOTEKNOLOJİ DEVRİMİ: SENTETİK ORGANELLER

Canlılar ya tek ya da birden çok hücreden oluşurlar. Her hücrede de tıpkı memeli hayvanlarda olduğu gibi yaşamsal fonksiyonların devamlılığını sağlayan, bir nevi organ işlevi gören yapılar bulunur. Bu yapılara “organel” denir. Bazen organellerde işlevsel bozukluklar görülebilir veya laboratuvarda bir organik madde sentezlenirken organellerin ürettikleri yan ürünler üretilen organik maddeye zarar verebilir. Bu tip durumlar

Okumaya devam et »
Go to Top