YAŞLANMAK HASTALIK MIDIR?

Yaşlanmak tüm canlılar için doğal bir süreçtir. Her canlı için farklı bir yaş sınırı olsa da insanlar için 60 yaşından büyük bireyler yaşlı olarak kabul edilir. Bilim insanlarına göre ise yaşlanmanın iki temel unsuru bulunmakta.

Dış Unsurların Etkileri

Dış etkenler güneş ışığı, herhangi bir beslenme alışkanlığı, stres gibi faktörler olabilir. Örneğin yüzünün sol tarafı sürekli güneşe maruz kalmış biri yaşlandığında özellikle yüzünün sol tarafında daha fazla kırışıklığa sahip olabilir. Bunun temel sebebi insan derisi 20 yaşından sonra her sene bir önceki seneye göre %1 daha az kolajen salgılar dolayısıyla azalan kolajen yüzünden deri esnekliğini kaybeder ve kırışıklıklar oluşur. Güneşin UV ışınları da ciltteki kırışıklıkları önemli ölçüde artırır. Bu sebeple kırışıklıklar sağda olmasına rağmen solda daha da belirgin gözükür.

Şekil 1. Yukarıdaki fotoğraf yüzünün sürekli sol tarafı güneşe maruz
kalan bir kamyon şoförüne aittir.

Yaşlanmak Programlı mıdır?

Evet! Nasıl ki hücreler belirli bir hacimsel büyüklük sonrası bölünmeye programlıysa aynısı yaşlanması için de geçerli. Programlanmış hücresel faktörler hücrenin kontrol merkezi olan DNA’ nın içinde gizlidir.

Peki Nasıl?

Hücrelerin kalıtım materyali olan DNA’ların oluşturduğu kromozomların uçlarında telomer adı verilen yapılar bulunmakta. Bu özelleşmiş proteinler hücre replikasyonu sırasında kalıtım materyalini korur ve gen kaybını önler. Gen kaybının sebebi ise DNA replikasyonunda görevli olan DNA polimerazın çalışma prensibinin bir sonucudur.

Şekil 2. Resimde görüldüğü üzere
DNA’ların ucundaki özelleşmiş protein
yapılara “telomer” denir.

Replikasyon sırasında DNA bir fermuar gibi açılır ve açılan DNA’nın uçlarına 3’ ve 5’ denir. DNA polimeraz 3’uçtan 5’ uca doğru kendini eşler ancak ikinci zinciri 5’ uçtan başlatamaz. Dolayısıyla zinciri başlatması için RNA polimerazın primer ipliği üretmesi gerekir. Bu parça üretildikten sonra replikasyon DNA ligaz enzimiyle bazların birbirine bağlanmasıyla tamamlanır. Ancak RNA polimerazın getirdiği ve DNA’da olmayan bazı nükleotitlerin (urasil gibi) DNA zincirinde bulunmaması gerekir, bu sebeple başta oluşturan primer parça kaybolur. Telomeraz enzimi sayesinde kaybolan kısımlar için 3’ ucuna telomerik tekrar eden diziler eklenir. Bu da RNA alt birimi ile DNA’nın hibritleştiği kromozomu ileri kaydırarak kromozomun boyunu uzatır. Ancak bu uzama telomerde görülmez çünkü özellikle insan somatik hücrelerinde telomeraz enzimi az üretilir. Her hücre bölünmesinde 100-150 baz çifti kaybolduğundan telomerler kısalır. Telomerler kısaldıkça hücre yaşlanır, kanser riski artar. Hücre kanserleşmezse hücre ölümü gerçekleşir.

Gençliğin Şifresi Telomerlerde

Telomerler her türe özgü uzunlukta olup DNA’yı gen kaybından korurlar. Türler arası bile dış faktörlere bağlı olarak farklı uzunluklarda olabilir. Örneğin yaş aralığı 18-65 arasında olan 21 kişi üzerinde yapılan bir deneyde içinde sigaranın da bulunduğu toplam 18 farklı kategoride yiyecek ve içecek incelendiğinde 9 yiyecek türü (mısır gevreği, meyve, kırmızı et, beyaz et, tatlı ve tuzlu atıştırmalıklar) ve 8 içecek türü (meyve suyu, kahve, çay, soda, alkol) arasından sadece kırmızı etin telomerleri uzattığı gözlemlenmiştir. Bir başka deyişle, düzenli kırmızı et tüketen insanlar tüketmeyenlere göre daha zor yaşlanırlar.

Telomerlerin uzun olması canlının yaşlanmasını geciktirir ve bazı diyetlere telomerleri bir nebze de uzatmak mümkün ancak hala yaşlanmanın bir hastalık gibi görülüp tedavi edilmesi için yeterli değil. Kimi bilim insanı için bu işlem oldukça zor ve masraflı. Bunun sebebi insan vücudunda çok fazla somatik hücre bulunup bu hücrelerin hepsinde telomeraz enziminin salgılanmasını sağlayan genin çekinik olması.

Teorik olarak bakıldığında telomerleri uzatmak için her somatik hücre içine sürekli çalışan vektörler yerleştirmek gerekir ki her bölünmede enzim azalmadan bölünme gerçekleşebilsin. Bunu yapmak şimdilik imkansız gibi görünse de bilim insanları farelerin embriyonik hücrelerinde yapılan deneylerde olduğundan çok daha uzun telomerlere sahip kimerik fareler üretmeyi başardılar. Bu farelerin yağ oranı az olduğu için boyutları daha küçük olmakla birlikte kolesterolleri daha düşük olarak doğuyorlar. Genel ömürlerine bakıldığında ise ortalama ömürleri %12,75’ lik bir artış göstermekte. Bu durumda yapılan çalışmalar bu konuda hala emekleme düzeyinde olduğumuzu gösteriyor.

Kaynakça

EDİTÖR

Eda Nur Görçin

Merhabalar, ben Eda. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Biyomühendislik okuyorum. Biyoloji ve Genetik üzerine olan ilgim dolayısıyla sürekli araştırma içindeyim. Bu platformda, beni heyecanlandıran ve ilgi çekici olduğunu düşündüğüm konular hakkında içerikler paylaşıyor olacağım. Biz canlıların bilgi denizinde gelin Homo sapiens türü olarak birlikte kaybolalım.

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email
Share on print
Print

Siz de fikrinizi belirtin

Genel
Merve Günay
DNA DİZİLEME YÖNTEMLERİ

DNA, canlıların biyolojik varlığı için gerekli olan genetik talimatları taşıyan nükleik asittir. Hücrenin yönetici molekülüdür. DNA içerisinde bulunan bilgiler (genler) RNA’ya kodlanır. RNA’da bulunan bilgiler ise protein olarak ifade edilir. 1953 yılında DNA’nın yapısı Rosalind Franklin, Francis Crick ve James Watson tarafından keşfedildi. DNA çift sarmaldan oluşmaktadır. Bir sarmalda 4 çeşit baz bulunabilir; Adenin, sitozin,

Okumaya devam et »
Genel
Merve Günay
EVRİMSEL DİYET

Homo sapiens, günümüze gelmeyi başaran tek insan türüdür ve yemek pişirebilme türümüzün temel özelliklerinden biridir. Evrimsel süreçte atalarımızın beslenme eğilimleri ve besinlere olan yaklaşımı değişmiştir. İnsan ve şempanze türleri son 6 milyon yılda evrimleşmiştir. İnsan türünün altındaki bilinen 14 farklı tür bu süreçte evrimleşmiştir. Zamanla yaşam koşullarının değişmesiyle türlerin yedikleri besinlerde de değişim olmuştur. Şempanzeler,

Okumaya devam et »
Genel
Hüma Coşkun
İNSANLARIN EVRİMLEŞMESİ

Yüzyıllar boyunca bilim dünyasının sıkça tartıştığı konulardan biri “Evrim Teorisi” olmuştur. Bununla birlikte, öncelikli olarak insanların nereden ve nasıl evrimleştiği merak edilmiştir. Yapılan birçok araştırmanın ve araştırmalarla elde edilen kanıtların sonucunda insanların maymunlardan evrimleştiği açıklanmıştır. Kimileri bunu aşağılayıcı bir yorum olarak düşünüp bu gerçeği kabul etmemiştir. Ne kadar itiraz edilip kabullenilmese de bilimsel olarak insanın

Okumaya devam et »
Genel
İrem Yeşilyurt
BİYOTEKNOLOJİ DEVRİMİ: SENTETİK ORGANELLER

Canlılar ya tek ya da birden çok hücreden oluşurlar. Her hücrede de tıpkı memeli hayvanlarda olduğu gibi yaşamsal fonksiyonların devamlılığını sağlayan, bir nevi organ işlevi gören yapılar bulunur. Bu yapılara “organel” denir. Bazen organellerde işlevsel bozukluklar görülebilir veya laboratuvarda bir organik madde sentezlenirken organellerin ürettikleri yan ürünler üretilen organik maddeye zarar verebilir. Bu tip durumlar

Okumaya devam et »
Go to Top