Daha yağlı yemekleri beğenmek, kişnişten veya brüksel lahanasından nefret etmek her zaman bir tercih değildir.

‘’Beyaz bir Avrupalı olan eşim ekmeğe bayılır. Bense Çin kökenliyim ve ekmek yemesem de olur ama pirinç ve erişteyi her gün yiyebilirim. Ekmek, erişte ve pirincin her biri nişastalı karbonhidratlar olmasına rağmen hangisini daha çok seveceğimiz büyük oranda kültürel etkiler sayesinde belirleniyor. Ancak genlerimizin de yemek tercihlerimizde büyük bir etkisi var.’’

Cambridge Üniversitesinde moleküler nöroendokrinoloji profesörü olan Giles Yeo, MC4R geni hakkında yaptığı çalışmaları tanıtırken söze bu cümleler ile başladı. Deneyleri oldukça lezzetli ve eğlenceli geçen bu çalışmaları incelemek için çıkacağımız yolculuk bazısına pek iştah açıcı gelmeyecek. Ama üzülmeyin, bu da genetik!

Melanokortin 4 reseptörü (MC4R), beynimizin yeme davranışımızı regüle etmesini sağlayan genlerden biri ve bir tür hayatta kalma mekanizmasını işletiyor. Bu gen ne kadar yağ depoladığımızı ve yemeksiz ne kadar hayatta kalabileceğimizi belirleyen bir devrenin parçası.

İngiltere’de yapılan çalışmalarda nüfusun %0,3’ünde (yaklaşık 200.000 kişi) MC4R geninde bir mutasyon tespit edildi. Bu mutasyona sahip olan kişilerin 18 yaşındaki ortalama vücut ağırlığı, mutasyonlu olmayanlara kıyasla ortalama 18 kilogram daha fazla ve aradaki farkın 15 kilogramı yağ. Çünkü MC4R geninde mutasyon olan kişilerin beyinleri, vücutlarındaki yağ miktarını gerçekte olduğundan daha az algılıyor; bunun sonucu olarak vücut ‘’Hayatta kalmak için daha fazla yağa ihtiyacım var.’’ diyerek harekete geçiyor. Kişiyi daha yağlı yiyecekler yemeye yönlendiren MC4R mutasyonu, obezitenin en yaygın monogenik sebebi olarak biliniyor.

Görsel 2: MC4R geninin yapısı

(Görsel 2 kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/Melanocortin_4_receptor)

KİMİNE GÖRE LEZİZ DENEYLER

Giles Yeo’nun iş arkadaşı Profesör Sadaf Farooqi genin çalışma mekanizmasını anlamak için iki deney kurguladı. İlk deney yüksek yağlı yiyeceklerin ne kadar tercih edildiğini anlamak içindi. Deneyde tüm katılımcılara üç farklı tavuk korma (epey baharatlı bir Hint yemeği) içeren sınırsız bir açık büfe sunuldu. Üç yemeğin de tadı, kokusu ve görüntüsü aynıydı fakat yağ içerikleri farklıydı. Yemekler kalorilerinin %20’si (düşük yağlı), %40’ı (orta yağlı) ve %60’ı (yüksek yağlı) yağdan sağlanacak şekilde hazırlanmıştı. MC4R mutasyonuna sahip denekler yüksek yağlı yemeği obezite hastalarının tükettiğinden %65, zayıf bireylerin yediğinden ise neredeyse iki kat fazla yediler.

Yapılan ikinci deney ise katılımcıların hangi besinleri yemeyi daha çok sevdiğini anlamak içindi. Aynı 3 gruba bu sefer 3 farklı Eton Mess (çilek, beze ve çırpılmış kremadan oluşan geleneksel bir İngiliz tatlısı) verildi. Tadı, kokusu ve görüntüsü aynı olan bu tatlıların yalnızca kalori içeriğinin ne kadarının şekerden oluştuğu değişiklik göstermekteydi. Şeker miktarları kalori içeriğinin %8’ini, %26’sını ve % 54’ünü oluşturacak şekilde hazırlanan tatlılarla yapılan deneyin sonuçları araştırmacıları şaşırttı. MC4R mutasyonuna sahip bireyler daha yağlı olan yemeği sevmelerine rağmen tatlı tercihleri daha az şekerli olandan yana olmuştu. Mutasyona sahip olmayan obezite hastalarından ve zayıf bireylerden çok daha az miktarda tatlı yediler. Deneyler sonucunda gendeki mutasyonun insanları yağ tüketmeye iterken şeker tüketmekten uzaklaştırdığı anlaşıldı.

Seneler içerisinde benzer deneyler domuzlar, meksika tetrası, fareler ve köpeklerle de yapıldı. Görülen etkilerin sadece MC4R mutasyonu ile değil; genin kalitesi, ne kadar fonksiyonel olduğu ve genomda kaç kopyasının bulunduğuna bağlı olarak değişebileceği ortaya çıktı. Meyve sinekleri ile yapılan deneylerde de bu mutasyonun etkileri gözlemlendi.

BAZI ACI DENEYİMLER

Genlerimizin yeme alışkanlıklarımıza olan etkisi bunlarla sınırlı değil. Bazı genlerin hangi varyasyonunu taşıdığımız da bir gıdadan aldığımız tadı değiştirebiliyor. Örneğin bazı insanlar kişnişten nefret ederken bazısı çok lezzetli buluyor. OR6A2 reseptör geni kişniş yapraklarındaki aldehitlere (Aldehitlerin tadı sabun gibidir!) olan duyarlılığımızın artmasına yol açıyor. Ancak tabii bir bitkinin tadını acı algılamamız illa o bitkiden nefret edeceğimiz anlamına gelmiyor. Bu varyasyonu taşımasına rağmen kişniş seven insanlar da oldukça fazla.

Benzer bir durumu brüksel lahanasında da görebiliriz. Yapılan bir deneyde kağıt parçalarına feniltiyokarbomit damlatıldı ve katılımcılara tattırıldı. Gönüllülerin yarısı acı bir tat alırken yarısı hiçbir tat almadığını belirtti. Acı tat alan kişilerde TAS2R38 geninin bir varyasyonu vardı ve tıpkı kişnişte olduğu gibi bu varyasyon acılığı algılamalarını sağlamıştı.

Kişniş sevmeyen insanları da anlamak gerek. Bazı yemekleri sevmememiz veya çok yağlı yemekleri daha lezzetli bulmamızın sebebi kültürel veya çevresel olabileceği gibi genetik de olabilir. Belki bir gün bu varyasyonların veya mutasyonların yemek zevkimize olan etkisini azaltacak çözümler buluruz fakat şimdilik yapılacak en iyi şey insanları yemek seçimleri üzerinden yargılamamak.

Eğer ki bu yazıyı 24 Şubat tarihinde okuyorsanız ‘’Kişnişten Nefret Ediyorum Günü’’nüzü kutlarım!

Görsel 3: Kişnişten nefret ediyorum!

(Görsel 3 kaynak: https://www.vecteezy.com/vector-art/25795880-i-hate-coriander-day-celebration-vector-design-illustration-for-background-poster-banner-advertising-greeting-card)

MERAKLISINA

KAYNAKÇA

  1. Loos, R. J. F., Lindgren, C. M., Li, S., Wheeler, E., Zhao, J. H., Prokopenko, I., Inouye, M., Freathy, R. M., Attwood, A. P., Beckmann, J. S., Berndt, S. I., Bergmann, S., Bennett, A. J., Bingham, S. A., Bochud, M., Brown, M., Cauchi, S., Connell, J. M., Cooper, C., . . . Barroso, I. (2008). Common variants near MC4R are associated with fat mass, weight and risk of obesity. Nature Genetics, 40(6), 768–775. https://doi.org/10.1038/ng.140
  2. Callaway, E. (2012). Soapy taste of coriander linked to genetic variants. Nature. https://doi.org/10.1038/nature.2012.11398
  3. Collet, T., Dubern, B., Mokrosinski, J., Connors, H., Keogh, J. M., De Oliveira, E. M., Henning, E., Poitou-Bernert, C., Oppert, J., Tounian, P., Marchelli, F., Alili, R., Beyec, J. L., Pépin, D., Lacorte, J., Gottesdiener, A., Bounds, R., Sharma, S., Folster, C., . . . Van Der Ploeg, L. H. (2017). Evaluation of a melanocortin-4 receptor (MC4R) agonist (Setmelanotide) in MC4R deficiency. Molecular Metabolism, 6(10), 1321–1329. https://doi.org/10.1016/j.molmet.2017.06.015
  4. Razquin, C., Marti, A., & Martinez, J. A. (2010). Evidences on three relevant obesogenes: MC4R, FTO and PPARγ. Approaches for personalized nutrition. Molecular Nutrition & Food Research, 55(1), 136–149. https://doi.org/10.1002/mnfr.201000445
  5. Xi, B., Chandak, G. R., Shen, Y., Wang, Q., & Zhou, D. (2012). Association between Common Polymorphism near the MC4R Gene and Obesity Risk: A Systematic Review and Meta-Analysis. PLoS ONE, 7(9), e45731. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0045731
  6. Yeo, G. S. H., Lank, E. J., Farooqi, I. S., Keogh, J., Challis, B. G., & O’Rahilly, S. (2003). Mutations in the human melanocortin-4 receptor gene associated with severe familial obesity disrupts receptor function through multiple molecular mechanisms. Human Molecular Genetics, 12(5), 561–574. https://doi.org/10.1093/hmg/ddg057
  7. Calancie, L., Keyserling, T. C., Taillie, L. S., Robasky, K., Patterson, C., Ammerman, A. S., & Schisler, J. C. (2018). TAS2R38 Predisposition to Bitter Taste Associated with Differential Changes in Vegetable Intake in Response to a Community-Based Dietary Intervention. G3 Genes Genomes Genetics, 8(6), 2107–2119. https://doi.org/10.1534/g3.118.300547
  8. Home – Melanocortin 4 receptor. (2024, April 15). Melanocortin 4 Receptor. https://www.mc4r.org.uk/

Yazar: Fatmanur ARSLAN / Yıldız Teknik Üniversitesi – Moleküler Biyoloji ve Genetik

Selam, ben Fatmanur. Yıldız Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyorum. Tembel hayvanlara ve bu eşsiz canlıların büyülü dünyalarına bayılırım. Yemek yemek ve gezmek hayatımda büyük yer kaplar. Ek olarak; birçok dans branşıyla ilgileniyorum!

Editör: Revan KİŞİBEYOV / Yıldız Teknik Üniversitesi – Moleküler Biyoloji ve Genetik

Merhaba, ben Revan. Yıldız Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyorum. Yeni yerler keşfetmek, rapor yazmak ve yemek yemek üzerine düştüğüm aktivitelerdir. Aynı zamanda kitap okumaktan ve film izlemekten hoşlanıyorum.